-
1 kurban
же́ртва (ж)* * *1.1) мус. же́ртвенное живо́тноеkurban kesmek — закла́ть / ре́зать же́ртвенное живо́тное
2) перен. же́ртва (кого-чего-л.)kurban gitmek — пасть / стать же́ртвой; поги́бнуть
kazaya kurban gitmek — стать же́ртвой несча́стного слу́чая
hava kurbanları — же́ртвы авиакатастро́фы
2. диал.bu depremde çok kurban verdi — во вре́мя э́того землетрясе́ния бы́ло мно́го жертв
обращение эй, ты!, эй, дружи́ще!kurban nerede kaldın? — эй, где ты там?
••- kurban olayım!
- kurban olmak
- kurban vermek -
2 kurban
а1) же́ртвенное живо́тноеkurban çalmak — ре́зать [бара́на] в же́ртву; закла́ть в же́ртву
kurban kesmek — закла́ть же́ртву
2) же́ртва- a kurban gitmek — стать (пасть) же́ртвой; поги́бнуть
kazaya kurban gitmek — стать же́ртвой несча́стного слу́чая
bir facianın kurbanları — же́ртвы катастро́фы
hava kurbanları — же́ртвы авиацио́нной катастро́фы
vazife kurbanı — же́ртва до́лга
3) (тж. kurban bayramı) мус. курба́н-байра́м (праздник жертвоприношения в двенадцатом месяце лунного календаря) -
3 oyun
игра́ (ж)* * *1) врз. игра́oyun almak — выи́грать, одержа́ть верх, победи́ть в игре́
oyun bozmak — а) свести́ на нет заду́манное; расстро́ить за́мыслы; б) хитри́ть
oyun çıkarmak — спорт. показа́ть хоро́шую игру́, успе́шно сыгра́ть
oyun kurmak — спорт. вы́работать та́ктику игры́
oyun vermek — проигра́ть
satranç oyunu — игра́ в ша́хматы
servetini kamilen oyunda yedi bitirdi — он проигра́л всё своё состоя́ние (в карты и т. п.)
2) театра́льное представле́ние, спекта́кльoyuna çıkmak — выходи́ть на сце́ну
radyo fonik oyun — радиопостано́вка
3) пля́ска, та́нецoyun havası — танцева́льная мело́дия
oyuna kaldırmak — приглаша́ть на та́нец
4) пье́са5) обма́н, плутовство́, хи́трость; ко́зни, интри́гиoyun bozmak — а) расстро́ить за́мыслы, свести́ на нет ко́зни / интри́ги и т. п.; б) хитри́ть, моше́нничать
oyun etmek / yapmak — а) сыгра́ть злу́ю шу́тку с кем; подшути́ть над кем, разыгра́ть кого; б) обхитри́ть, одура́чить, наду́ть
oyuna gelmek — быть обма́нутым
oyuna getirildiğini anladı — он по́нял, что с ним сыгра́ли злу́ю шу́тку
oyuna kurban gitmek — быть оклеве́танным, стать же́ртвой обма́на / хи́трости / интри́ги
См. также в других словарях:
kurban gitmek — suçsuz yere ölmek, zarara uğramak Muhakkak bir ihanete kurban gitmiştir. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
entrikaya kurban gitmek — bir hileli, dalavereli iş sonunda zarara uğramak İşi bu kadar sağlama almış olduğu hâlde, dışarıda entrikaya kurban gidiyormuşçasına ağlamaklı... H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyuna kurban gitmek — bir hile, düzen sonunda zarara, iftiraya uğramak Yakalanan bir komşunun garazına yahut bir el birliğine yahut da bir oyununa kurban gitmiştir. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
komploya kurban gitmek — komplo yoluyla zarar görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurban — is., din b., Ar. ḳurbān 1) Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli. Y. Z. Ortaç 2) ünl., hlk. İçtenliği belirten bir seslenme sözü Kurban! Nerede kaldın? 3) mec. Bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
araya gitmek — harcanmak, kaybolmak, karışıklığa kurban olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
komplo kurbanı olmak — komploya kurban gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
entrika — is., İt. intrigo Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, dek, desise, hile Komşu çocuğuyla entrikaları, yarım temasları hiç olmamıştır. Y. Z. Ortaç Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller entrika… … Çağatay Osmanlı Sözlük
komplo — is., Fr. complot Düzen Komplo keşfedilerek isyanın önü alınmıştır. F. R. Atay Birleşik Sözler komplo kurbanı komplo teorisi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller komplo kurmak komploya kurban gitmek komplo hazırlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük